bir kahvenin köşesinde buluşturdu hayat bizi
sanki hayal gibi
yasladık
sırtımızı muhabbet izleri kalmış beyaz duvarlara
ne diyordu o
sırada güven adıgüzel acaba
adı gibi o da
güzel midir?
çaylar, tabii ki de ince belli
dediler muhabbet olur çay getirin
bir de küçük kurabiye geldi ama
bize onun da kırık olanı düşmüştü elbette
sevmezdik ki zaten biz
bir tek o
yaparsa yerdik, sonra
sonra çok şey oldu
tuhaf bakışlar, tarifsiz gülüşler
olması gerektiği gibi değildi ama
sen şiirler yazmalıydın ben okurdum sana , sadece sana
oysa sen şiirler okudun salonlara
ben seni okudum, seni yazdım tüm satırlara
bir yağmur
bekliyorduk o gün ama
hava bu toprak
için fazlasıyla sıcaktı
ayrılık
vakti çöken sis vardı
her bir
yanına sinen bir de is
memleketin
her toprağı candı ve
vardı her
gözde bambaşka hayatlardan iz
sevda
köpüklü acı bir kahve vardı masada
takdire
şayandı tüm telveleri
güzel bir
kızın ellerine yazılmış inci sözler vardı
ve bir balığın cenaze töreni
akşam
namazına müteakip kahkahalı hüzünler
bir kahve
köşesinde buluşan hayatlarımız vardı o gün
iki şiir
okuyup nefes alacak
korkmuştum
dayanır mı ki kalbim bu kadar karanlığa
Hızır'ı
gördüm saman kağıdında titrek gözlerimi açınca
seni
düşlemiştim ben oysa
çay da bitti
kurabiye de
ama bitmeyen
bir muhabbet var içeride
çaydan mı
şiirden mi senden mi hiç anlamadığım